Bu sene, 2008 Eylül, ramazan bayram tatili için avrupaya gitmeyi çok istedim. Nasıl olsa vizemde var, sadece uçak bileti ve kalacak yer ayarlasam yeter dedim kendime. Ancak bayram dönemi uygun tur, uçak bileti ya da kalacak yer bulmak gerçekten çok zordu. Bende yıllardır içinde kalan ancak güvenlik sebebiyle gerçekleştirmediğim LÜBNAN hayalimi gerçekleştirmek istedim.
Önce Middle East Airways (MEA)'den uçak biletimi rezerve etmek için internetin başına geçtim, baktım olmayacak, İstanbul'daki ofisini aradım. İlk sorum "Lübnan'a gitmek için vize almak istiyorum, ne yapmam gerekiyor?" oldu. Karşı taraftan gelen cevap çok hoşuma gitti : "Lübnan, TC vatandaşlarından vize istemiyor."
Bunu duyunca Lübnan iştahım biraz daha kabardı. Hemen uçak biletini rezerve ettim. Sonra geçtim internetin başına kalacak otel aradım. Sanırım bu konuda en iyi iki site http://www.booking.com/ ve http://www.hrs.com/ . Her iki siteden de başarılı sonuçlar elde ettim. Beyrut Hamra bölgesinde bir otel ayarladım, Embassy Hotel.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum: Lübnan'a daha girişte başlıyor tatil keyfi, pasaportunuzla kontrol noktasına gidiyor ve ülkeye girş yapıyorsunuz. Ne vize ücreti, ne yüzlerce soru... Sonra gümrük kontrolünde diğer ülke vatandaşlarının çantası didik didik aranırken, sizin nereli olduğunuz soruluyor: "Türkiye" diyorsunuz. "Geç, geç" işareti ile yolunuza devam ediyorsunuz...
Havalimaninda ilk sorun, şehre gitmek için bir vasıta bulmak. İstanbulda ki gibi HAVAŞ vb. yok. Zaten şehir merkezide 10-15 dakika, ama taksiciler yabancı olduğunuzu anlayınca öpmek istiyorlar. Onun için sıkı bir pazarlık yapmanız gerekiyor. Vermeniz gereken para en fazla 10-15 USD arası bir tutar. Artık gün ve gün tatilimin nasıl geçtiğinden bahsetmek istiyorum.
29.09.2008- PAZARTESİ: Havalimaninda tanıştığım iki Türk genci, Aydın ve Ercan ile birlikte benim kaldığım otel gittik. Ne Türkçe ne ingilizce biliyordu, Aydın ve Ercan. Ercan hemşerim çıktı, TSGL de aynı dönemde okumuşuz. Ülkeye girerken doldurduğumuz formlarda benim Mersinli olduğumu gördü ve tanıştık. Şans eseri benim ayarladığım otelde onlar içinde oda vardı. Otel Hamra'da merkezi bir yerde idi, 3 yıldız ve sadece 50 USD. Eğer iki kişi giderseniz adam basşı vereceğiniz tutar sadece 25 USD. Otele yerleşip hemen şehri keşfe çıktık.
Bir dip not: Havalimanina indiğinizde Liban Post'dan bir tane Beyrut haritasi edinin, inanılmaz yararlı oluyor. Ancak şehir yeniden inşa edildiği için haritada belirtilmeyen yapılar yollar karşınıza çıkabilir.
29.EYLÜL.2008 PAZARTESİ
DOWNTOWN: 29.09.2008 pazartesi günü 11.20 uçağı ile Atatürk Havalimanından, Beyrut Hariri International havalimanına iniş yaptık, pasaport kontrolden geçtikten sonra, tekrar ediyorum vize mize yok, bir taksi alıp Hamra bölgesine gittik. Yine tekrar ediyorum, taksilerle sıkı pazarlık yapın :) Yazımın ilerleyen bölümünde Lübnan'da ki ulaşım şartlarından bahsedeceğim. Otelin adı Embassy, Makdessi caddesi hamra. O bölge otel bölgesi, çok merkezi, Beyrut'un islam kesiminde yer alıyor. Sakın yanlış anlamayın İslam ve Hristiyan bölge açıklaması bilgi mahiyetinde veriyorum. Neyse, oteli 50 USD'ye booking.com'dan buldum, otelin yeri dışında başka hiç bir şeyi yok, çok vasattı.
Otele girip hemen kendimi dışarı attım. Lübnan'a gelmeden önce hazırlıklı gelmiştim, nereye gidilir nasıl gidilir çok iyi şekilde öğrenmiştim. Otel'e en yakın yer DOWN TOWN idi. Elimdeki haritadan kaldığım otelin yerini ve DOWNTOWN'un yerini belirledikten sonra sora sora DOWN TOWN bölgesini bulduk. İstanbul taksim meydanı gibi, ama daha turistik, daha güzel, daha mistik. Meydanda tarihi bir saat kulesi var.Parlemento Binası saaat kulesinin olduğu bölgede olduğu için güvenlik en üst seviyede, bölgeye girişte çantalar kontrol ediliyor. Ama gerçekten özellikle gece orada bulunmak şart. Lübnan'da dikkatimi çeken en ilginç şey, hemen her yerde nargile içilmesi. En lüks lokantadan en salaş kahvehaneye her yerde narhile içiliyor, kadınlı erkekli her kes nargile içiyor. O yüzden sizde topluma ayak uyduruk bi nargile tüttürün. Fiyatları 5.000 ila 16.000 arasında değişiyor. Mahalle aralarındaki nargilecilerden 5.000 liraya nargile siparişi veriyorsunuz, hazırlayıp evinize getiriyorlar, yada Monot Street ya da Downtown'da bir lokantada 16.000 lirayı gözden çıkarmak gerekiyor. Korkmayın 16.000 lira 15 YTL'den az bi tutar.
Down town'da ara sokaklarda yada ana caddelerde gezerseniz, tarihi yada çok modern binalarla karşılaşırsınız. En dikkat çekici yapı, mavi kubbeli cami. Cami yeni yapılmış, adını gerçekten öğrenmedim, çünkü yeni olduğu için lübnanlılar bile bilmiyor ki , haritamda bile caminin yeri boştu. İlk gün DOWN TOWN bölgesinde gezdik, dolaştık ve her yerde olduğu gibi bir STARBUCKS'da oturup, saat kulesi manzaralı, kahvemizi içtik... Starbucksları dinlenme, ihtiyaç molası ve turizm information center olarak kullanıyorum tavsiye ederim. Her zaman içerde şehri iyi bilen, ingilizcesi iyi ve yardıma her an hazır elemanlar bulmak mümkün. Bende AHMAD'ı buldum. İlk önce arkadaşlarıma nasıl ve nerden gsm hattı alınacağını anlattı, sonra bana RAUCHE bölgesine nasıl gideceğimi, oranın nasıl bir yer olduğun anlattı. ORdan ayrılıp telefon hattı işini halledip RAUCHE'ye doğru yola çıktık.
RAUCHE: Beyrut'ta mesafeler haritada çok uzak görünsede aslında o kadar uzak değiller, yürümeyide seviyor ve yorulmuyorsanız her yere yürüyerek gidebilirsiniz. Ancak gençler bile tembel olduğu için adres sorduğunuzda, oranın çok uzak olduğunu, yürümeyeceğimi
HARİSSA: Beyrut'a gidipde Harissa'ya çıkmadan olmaz.... Mutlaka teleferik kullanın :) Nasıl mı gideceksiniz ? Beyrut merkezden sorarak oraya gidecek dolmuşları bulabilirsiniz, sizi teleferik yakınlarında bir yerde indirirler, zaten sora sora Bağdat bulunur dimi...Teleferik yolculuğu keyifli hava açıksa fotoğraf makinanızı mutlaka hazır edin... O deniz rengi başka yerde yok...
MAR CHARBEL: Çok önemli değil ancak zamanınız varsa görülebilir... İki vasıta ile gidiliyor... Byblos tarafında. Siz şöfere Mar Şarbel'e gitmek istediğinizi söyleyin o sizi uygun bi yerde indirecektir...
BYBLOS (JBEL):Tek kelime ile bayıldım. Bodrum sokaklarımda dolaşır gibi hissettim kendimi... Modern bir sahil kasabası denebilir... Mutlaka görün...
SAYDA: Sanırım Tripoli'den sonra Lübnan'ın 3ncü büyük şehri.
TYRE (SUR): Tarihi bir şehir, İsrail sınırına o kadar yakın ki... Ancak gidip görmeye değer, bizans kalıntıları, antik kent, ve deniz harika...
TRIPOLI (TRABLUS): Suriye sınırına yakın. Tam bir arap memleketi. Görülecek tek yeri KALE... Arap çarşısında gezmek hoşunuza giderse çarşı gezilebilir, biraz keşmekes geldi bana... Sahil kesimi güzel diye duydum, fazla zamanım olmadığı için ve o günlerde bir bombalama olduğu için erkenden Beyrut'a geri döndüm...
NOt: Son aldığım bilgiye göre kara yoluyla gidişlerde de vize kalkmış :)
ferdibo@hotmail.com
8 Ekim 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)